30 Eylül 2012 Pazar

PASSION (2012) (TUTKU)






 
Ve İstanbul'da 11.Filmekimi zamanı başladı.
Benim için Brian De Palma, ilk düdüğü çaldı. Ve merakla beklenen  filmi  "Passion (2012)"(Tutku) seyredildi.

Film, acımasız ve hırs ağlarıyla örülü iş dünyasında, birlikte çalışan iki kadının ilişkilerini anlatıyor. Hatta zaman içinde oyuna dahil olan bir de üçüncü kadının. Zaten Palma'nın  da dediği gibi bu filmde kadınlar başrolde, erkekler silik ve hatta yok.

Isabelle James (Noomi Rapace) uluslararası bir imaj şirketinde çalışmaktadır. Önemli bir kampanyayala ilgili bulduğu olağanüstü fikir, kendisinin üstü ve akıl hocası olan Christine (Rachel McAdams) tarafından iş dünyasının acımasızlığı ile kendi fikri gibi onun gözleri önünde çalınır. Ve bu olayla başlayan ikilinin ilişkileri dahil olan diğer kişilerle örümcek ağına dönüşür.





 Brian De Palma, yaptığı filmlerle her zaman tartışılır. Onu gişe için yaptığı hollywood filmleriyle sıradan bir yönetmen olarak adlandıranlar kadar, Sinema dahisi Hitchcock'un izinde ve olağanüstü kamera zekasıyla yaptığı işlerle de üstün yönetmenler katına koyanlar da vardır.
Üstün yönetmenler katına dönüş filmi olarak beklenen ve tanımlanan "Passion (2012) (Tutku), Brian De Palma'nın en iyi filmi değil belki ama, benim düşünceme göre bu beklentiyi  fazlasıyla karşılıyor.   Hitchcockvari tarzının filmlerinin dokusunu oluşturmaktan bir an bile vazgeçmeyen Palma, bu filmde de sinemanın hem geleneksel-eski-  hem teknolojik tüm enstrümanlarını kendi tarzına uygun olarak kullanarak (seyirci  filmde bunların ayrımını bulmalı) tipik atmosferini oluşturmayı başarıyor. Filmini Avrupa'da çekmesinin de bunda katkısı var. Christine karakterini oynayan Rachel McAdams'ın çok başarılı olduğunu da söylemeliyim.

Sizi, filmi seyrederken  rüya, gerçek ve halüsinasyonlar arasında dolaştırıyor ve neyin yaşanmakta olduğunu bulmaya zorluyor. Bir film, sizi sinema salonundan çıktıktan sonra saatler yada günlerce üzerinde düşünmeye ve filmin gerçeğini bulmaya zorluyorsa iyi bir filmdir. Ve bu film işte o filmlerden diyebiliriz.

Filmin kilidini açmanıza yarayacak anahtar, Palma'nın her zaman yaptığı gibi böldüğü ekranla dikkatinizi çekmeye çalıştığı, Isabelle'in izlemeye gittiği "Afternoon of a Faun" adlı bale oyununda gizli. Palma bu oyun ile hikayesine gönderme yapıyor ve gerçeği bulmanıza yardımcı olmaya çalışıyor.




Brian De Palma sinemasını ve tekniğini biraz okumadan bu filme gitmemenizi öneririm aksi takdirde filmin sonunda neler olduğu konusunda hiçbir fikri olmayan yanımda oturan adamın cümlesi dilinizden dökülebilir: "Geçmiş olsun."
"BİR FİLM ASLA SADECE FİLM DEĞİLDİR."




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder