Beyazperdenin en önemli yönetmenlerinden: “Wong Kar-Wai”.
Filmlerini
seyrederken hayatın onun filmlerindeki gibi incelik ve zarafet içinde olmasını
diliyor insan. Filmlerinin her bir karesi özenle yapılmış bir tablo gibi..
1958 Şanghay
doğumlu yönetmen, hayatının büyük kısmını Hong Kong’da geçirmiş. Grafik
bölümünde eğitimini tamamladıktan sonra TV için çeşitli programlar yapmış ve
daha sonra sinema serüvenine başlamıştır. 1997 yılında “Happy Together”
filmiyle Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü almış ve günümüze
kadar bu ödülü 32 adet daha ödül takip etmiştir.
2006 yılında Cannes Film
Festivali’nde Jüri Başkanlığı görevini yapmış olan Wong Kar-Wai, bu görevi üstlenen
ilk Çinli olmuştur. 7-17 Şubat 2013 tarihlerinde yapılacak olan 63.Uluslararası
Berlin Film Festivali’nin de Jüri Başkanlığını üstlenecektir.
Çoğu zaman kendisi
kadar başarılı olan Görüntü Yönetmeni “Christopher Doyle” ile çalışan Wong
Kar-Wai’nin filmlerinde senaryo aramamak gerekir. Onun filmleri sanki şiirsel
tek bir sekanstan oluşur. Renkler, müzikler, yağan yağmurlar ve hatta yenmekte
olan yemekler bir bütün içinde birbirleriyle dans ederler. Hayatın içinde olan
en temel ve basit kavramları onun kadar büyüleyici ve estetik olarak anlatan
başka bir yönetmen yok denecek kadar azdır. Benim fikrime göre, O sinemanın
sanat olduğunu kanıtlayan bir sihirbaz..
Filmleri:
- As Tears Go By (Wong gok ka moon) (1988)
- Days of Being Wild (A Fei jing juen) (1991)
- Ashes of Time (Dung che sai duk) (1994)
- Hong Kong Express (Chungking Express) (1994)
- Angeli perduti (Fallen Angels) (1995)
- Happy Together (1997)
- In the Mood for Love (2000)
- 2046 (2004)
- Eros (2004) - La Mano (El) epizodu
- My Blueberry Nights (2007)
- Ashes of Time Redux (2008)
Filme
gelince, öncelikle sizi uyarmalıyım: Bu film bittikten sonra gündelik yaşamınız
etkilenebilir. Bir süre normal hayata dönmekte zorlanabilir ve hatta bir süre
yutkunamayabilirsiniz.
Çekimleri 15
ayda tamamlanan bu film “Görsel ve İşitsel
dupduru bir Aşk Başyapıtı”. Filmin şiirsel dili sizi karakterlerin ruh haline sokarken,
filmdeki ayrıntılar, yan öğeler ve arka plan görüntüleri olağandışı güzellikte
planlanmış.
Ağır çekimlerin zamanlamaları ve müzikle olan uyumu filmin
vurgusunu kalbinize kazıyor.
Aşkı bu kadar zarif ve büyüleyici anlatan bu film için son
sözüm:
“Bizim
kuşağın Casablanca’sı..”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder